Beden kutsaldır! Bu yazıya öncelikle bu önkabulle başlamalı. Beden, 5 duyumuzla varolduğumuz bu evrende/ bu evrenle bizim biricik iletişim aracımız. Beden biricik, beden kıymetli, beden sağda solda, onunla bununla harcamayacak kadar önemli!
Beden, "Ben"i gerçekleştirme aracımız. Kendimizi var edebilmek, ifade edebilmek, etrafımızı algılamak ve etrafımıza algılatmak için kullandığımız araç. Kendimizi doğru algılatabilmek için ise mümkün olduğunca kendimize samimi olmamız şart. Etrafa kendini sevdirmek, beğendirmek için çabalarken kişinin unuttuğu şey ise şu: Kendini sevmeyen, başkası tarafından da sevilemez...
Kendini sevmek için kişinin öncelikle kendini tanıması lazım. Pek çok kişi "Bu ne biçim laf? Tabi ki kendimi tanıyorum" diyor, biliyorum. Kendini tanımanın tanımını yapmak gerek önce. Kendini tanımak demek, kendine dürüst olmak demek. Kendiyle iletişimde olmak demek. Sevdiği şeylere sahip çıkmak, sevmediklerinden kendini sakınmak demek. Ben'ci olmak demek, ben'cil olmak demek... Bedeniyle iletişimde olmak demek. Kendini tanımak demek, bedenini tanımak demek, bedenini sevmek demek. Kendini aynada bile incelememiş olan biri, kendini tanıdığını iddia edebilir mi? Mastürbasyon yapmaya utanan biri, bedenini tanımaktan söz edebilir mi? Bedenine nasıl zevk vereceğini bilmeyen biri, başkasına zevk verebilir mi?
Çocukluktan kadınlığa geçen bedende bir çok fark belirir; bunlardan en belirginleri büyüyen memeler ve kıvrımlanan beden hatları ve uzayan tüyler.
Bu kıl-tüy konusu enteresan bir konu. "Ne kadar kılsızsan o kadar temizsin" gibi bir algı var...
Pek çok erkek tüysüz bir amı, am olarak değil, bebek-çocuk pipisi gibi algıladığı için tercih ediyor.
"Pırıl pırıl" dendiği zaman da durumun iyice altı çizilerek tüysüz olanın iyi olduğuna gönderme yapılıyor.
Kadın amı tüylerden ötürü bir "bilinmezlik" duygusu yarattığından, alt benlik olarak pek çok erkek tüyleri tehdit olarak algılıyor. Hatırlayanlarınız olacaktır, bir Almodovar filmi olan "Hable Con Ella" filminde müthiş bir sahne vardır. Adam gittikçe büyüyen, büyüdükçe devleşen bir Am'dan içeri düşer, aynı bir uçurumdan aşağı düşer gibi...
Bu konunun eminim psikolojik ve hijyenik pek çok alt kırılımı vardır ve konu bir çok farklı açıdan tartışılabilir ancak benim asıl altını çizmek istediğim şu: Sen kendini nasıl seviyorsan, doğrusu odur!
Kişi, bedeninin tek sahibidir. Öncelikli olarak kendi bedenini sevmeyen, başkasına da kendini sevdiremez. Konu tüy ya da başka birşey, aslolan kişinin ne istediğidir. Kişi eğer kendini tüylü seviyorsa, sırf erkekler sevmiyor diye budamak çok yanlış. Hoş, bence bebek gibi görünmek zaten kadın doğasına ters ama öncelikli olarak önemli olan kişinin kendi tercihleri... "Ben" oldukça, mutluluk artar.