Black Mirror adlı 3 bölümlük bir dizi yapılmış. Charlie Brooker adlı İngiliz gazeteci, senarist ve yayıncı olan bu çılgın (!) adamın yarattığı dizi, günümüz dünyasını eleştirirken, teknoloji, ahlak kavramları, psikoloji ve daha bir çok konuyla dalga geçiyor. Seyretmek isteyenler yazıyı okumaya burada son versinler çünkü anlatacaklarım, ilk bölümle ilgili. Sizleri, ilk bölümü seyrettikten sonra tartışmaya beklerim, şimdilik hoşçakalın! (buradan seyredebilirsiniz)
Hala okumaya devam eden (ve diziyi seyrettiğini tahmin ettiğim) okur,
Bu yazıyı yazmaya başladığımda aklımda şaşkınlık haricinde pek bir şey yoktu ama yazarken fikirlerim yerine oturur nasıl olsa diye düşünmüştüm. Ancak itiraf etmeliyim ki hala şaşkın ve soru işaretleriyle doluyum. Bu nasıl bir senaryodur ki insan takdir mi etsin, küfür mü etsin karar veremez?! (Peki, ısrarla seyretmeyenler için kısa bir özet yapalım o halde; İngiliz Düşesi Prenses Susannah kaçırılır ve youtube'dan "lütfen beni kurtarın" filmi yayınlanır. Filmde Prenses, kaçıranların talebinin yerine getirilmemesi durumunda öldürüleceğini söyler. Talepleri, İngiliz Başbakanı'nın, canlı yayında bir dişi domuzu sikmesidir!).
Bir kaç farklı açıdan tartışalım:
1- Brooker'ın amacı insanları şoka sokmaksa, sonuç bence % 100 başarılı! Hala şoktayım ve eminim seyreden herkes de bu duygumu paylaşıyordur. Özellikle, domuzu sikme sahnesinde (ki bunu göstermek yerine, o an televizyonu seyredenleri gösterdi) seyredenlerin tepkilerini çok iyi vermiş. Bir önceki sahnede, "evet haydi siksin de görelim" tadındaki alaycı, hastalıklı haller, biz insanoğlunun rezilliğini inanılmaz bir tokat gibi çarpıyor yüzümüze. Aynı o insanların biraz sonra televizyon karşısında ne yapacağını bilemez halleri, utanmaları, elleriyle ağızlarını kapamaları, bazısının gözünü yere indirirken, bazısının gözünü televizyondan alamama halleri... Hepsi tek tek müthiş! (ki seyrederken ben de aynı hallerde buldum kendimi)
2- Teknoloji çılgınlığı dizide çok gerçekçi şekilde verilmiş. Youtube'dan anında yayılan filmin, twitter'a taşınması, İngiliz halkının "acaba başbakan talebi yerine getirmeli mi, getirmemeli mi" yorumları, "hayır yapmasın" yorumlarının saatler ilerledikçe değişmesi ve bunun oluşturduğu toplumsal baskı çok gerçek.
3- Ahlak değerlerinin ne kadar göreceli olduğunu, "ahlak" denen şeyin aslında ne kadar saçma olduğunu gösteriyor bence dizi. "Domuz sikmek ahlaksızlık, peki ya bir insanı kurtarmak içinse? O zaman olur!" Ahlakla bayağı dalga geçmiş adam. Üstelik, burada dinlere de gönderme var tabi ki...
4- Sosyolojik olarak bakıldığında, toplumsal baskının koskoca başbakana bile neler yaptırtabildiğini, hem de politikacıları da yerden yere vurmak suretiyle vermiş Brooker.
5- Cinsel açıdan, insanoğlunun acizliği içler acısı. Televizyon kanalları, Başbakan'ın domuzu sikmesini "sevişmek" olarak dile getirmesi, muazzam bir hiciv!
Dizi daha pek çok yönüyle sansasyonel, kesinlikle anarşist ve belki de Anonymous grubu tarafından yaptırılmış. Komplo teorisi gibi mi geldi bu kulağa? Bence son derece mantıklı; ben Brooker'ın Anonymous grubuna üye olduğuna artık eminim. Ancak tüm bunlardan da öte, benim zihnimi asıl kurcalayan soru şu; böyle bir dizi Türkiye'de olabilir miydi demeyeceğim çünkü katiyen olamazdı fakat bu, dizi değil de, gerçek olsaydı? Tayyip Erdoğan'ın böyle bir olayla karşı karşıya gelmesi durumunda, kamuoyunun tepkisi ne olurdu? Peki ya Erdoğan'ın tepkisi ne olurdu? İşte benim asıl merak ettiğim konu bu...