Çocukluğumuzdan beri bize öğretilen yanlışlar önce kelimelerle başlar. Bekareti KAYBETMEK denir mesela, ya da VERMEK denir, hatta adam alacağını ALDI gitti denir... Kendi zevkini düşünmek yerine karşıdakini kaybetmemek için yapılacak tüm özveriler tam burada başlar işte, kaybetme korkusuyla, terk edilme korkusuyla. Yeter ki beni sevsin diye sevmediğin/ istemediğin/ sana zevk vermeyen şeylere boyun eğersin. Seks bir anda senle ilgili bir şey olmaktan çıkıp tamamen karşındakine zevk vermeye çalışmaya dönüşür. Oysa zevk almadan zevk veremezsin.
Kelimelerden sonra ayıplamalar gelir. Kendini keşfederken, daha çocuk yaşta, annen seni azarlar "şeyine dokunma!" diye, AYIP! Elini iter, belki tokat atar bir daha yapma diye. İşte o an öğrenirsin çocuk aklınla seksin ayıp olduğunu, günah olduğunu, kirli olduğunu...
Çok basit ama her birimizin başına gelmiş hatalardır bunlar. Ve tüm hayatımızı etkiler; hem cinsel hayatımızı hem özgüvenimizi zedeler.
Ama, bunu aşmak bizim elimizde. Nasıl mı? İlk adım, fark etmek. Kabul etmek ve kendimizle, bedenimizle barışmak. Kendimizi, bedenimizi, tüm bedenimizi tek tek sevmek. Ben güzelim demek, kusurlarımla, belki kilolarımla, belki engellerimle, ama güzelim. Ellerim güzel, dudaklarım güzel, göğüslerim, cinsel organım... Ben güzelim. Ve ben haz almak için seks yapmak istiyorum. Ve bunu hak ediyorum. Bu benim hakkım. Fantazilerimle, sevdiklerim ve sevmediklerimle... İstediklerimi yaparak ve istemediklerime hayır diyebilerek!.. Çünkü ben değerliyim!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Konu ile ilgili olmayan yorumlarınız yayınlanmayacaktır.