Fransız filmleri Kinder sürpriz yumurta gibidir; içinden ne çıkacağı hiç belli olmaz. Bazen eline yüzüne bulaşır, bazen de şaşırtıcı şekilde iyi çıkar. Hoş, Michel Gondry ve Luc Besson filmleri genelde iyi çıkıyor ama koca sektörde sadece iki ismin filmlerini beğenerek "Fransız filmlerini seviyorum" demek pek iddialı olur.
Her neyse, bu akşam Kadın İsterse (Potiche) filmini izledim ve sevindirici bir şekilde film çok iyi çıktı! Filmi seyretmeyi düşünenler, merak etmeyin, filmi anlatmayacağım. Ancak film pek çok açıdan o kadar eğlenceli ki, bahsetmeden edemeyeceğim.
Bir kere film 1977 Fransa'sında geçiyor. Kılık kıyafet, mekanlar, müzik çok güzel. Kadın- erkek ilişkisi çok iyi işlenmiş. "Ev süsü" olmaktan bıkmış bir kadın, kocasının işini devralıyor ve işleri "adam gibi" değil, "kadın gibi" yapıyor, sorunları "kadın gibi" çözüyor. Çok da güzel yapıyor. Ezilen, hor görülen, kötü davranılan bir eş olmaya yıllarca boyun eğen bir kadının kabuğunu kırmasını izliyoruz ama bunu öylesine zarif ve zorlamasız yapıyor ki cidden "Kadın İsterse" diyorsunuz seyrederken. Kadın isterse, içindeki potansiyeli çıkartıp kendini müthiş değiştirebilir, dönüştürebilir, geliştirebilir. Filmi henüz seyretmemiş olanların keyfini kaçırmamak için detay vermek istemem ancak filmdeki "kurban" olarak görünen kadının seks konusunda da ipleri eline aldığını görmek, filmi daha da keyif katıyor diyebilirim.
Film 1977'de geçmesine rağmen hiç demode değil. Biz, özellikle Türkiye'de, hala bu konuları konuşuyoruz. Kadının, kendi hayatının kontrolünü eline alması, ekonomik bağımsızlığını elde etmesi ve toplumda üretici olarak aktif rol alması ve dahi cinselliğini istediği gibi yaşaması, kendine olan özgüveni ve duruşuna sahip çıkışını seyretmek çok keyifliydi. Seyredin ancak yalnızca seyretmekle kalmayın, üretime, cinselliğe, kendi duruşunuza seyirci kalmayın; aynı zamanda aktif rol alın!