90'ların başında Cher'in Strong Enough diye bir parçası vardı, dinler dururdum... Aldatılmış bir kadının "sensiz yaşayacak kadar güçlüyüm artık" haykırışı... Bir kaç gündür yine tekrar takıldım bu parçaya, 5 kere, 10 kere, milyon kere...
İnsan neden karşısındakinin davranışlarını kendi üzerine alınır? Neden onun hatalarını kendi üzerinden değerlendirir? Kendi üzerinden çözmeye çalışır? Neden "bu onun ayıbı, kendi kaybeder" demek bu kadar zor olur? Neden kendimizi bu kadar hırpalamaya kodlanmışız? Düzlüğe çıkana kadar illa bir süre geçmesi şart mı? Neden bir şeyi, olduğu an çözemiyoruz? Neden önce kendimize dönüyoruz? Yalnızlık korkusu mu bu? Yalan olduğunu bile bile devam etmek yalnızlığı azaltmaz ki oysa... Hormonlar mı? Yoksa sadece ve basitçe "yanlış insanı seçmiş" olmak mı?
Bi dünya rakı içtim, bidünya sohbet ettim. KAfam bidünya değil ama keyfim bidünya..Şİmdi bana felsefe yaptırma gecenin bu saatinde; desem, kafama ayakkabı yer miyim?.:))
YanıtlaSildüzlük yok ki anasını satayım, hep yokuş hep çaba hep tırmalama! arada bir inişler oluyo işte, boşa alıp salıyosun kendini...
YanıtlaSilyanlış insanı seçmekte ısrar etmeye gerek yok ama. :) aldatma olayı kişilik problemi bana göre.. çok iddialı değilim bu konularda mesela.
YanıtlaSilhata kişileri doğru yanlış diye konumlandırmakta aslında.
YanıtlaSilsürmezse yanlış insan, evlenirsen doğru insan diye bir şey yok. Senin yanlışın başkasının doğrusu olabiliyor yada tam tersi. hayat bu! bazen olmuyor diye düşünmek, önümüzdeki maçlara bakıyoruz diyebilmek lazım...
@AVRAM,
YanıtlaSilrakının etkisi geçer elbet...
@üç ünsüz içinde iki ünlü,
düzlük yok mu yoksa olan düzlükleri görmüyor muyuz yokuşlara odaklanmaktan?
@Haplo,
Elbette ki ısrara gerek yok. Bilinçli olarak seçilmiyorlar muhakkak... Mesele aldatma değil, hoyratlık, özensizlik, kırıcılık, kıymet vermezlik vb...
@necronomicon,
Benim yanlışım başkasının doğrusu olabilir, hatta olur çoğu zaman. Ancak taraflardan biri BEN olduğum sürece, BANA göre doğru olan kişiyi bulmadıkça bu tür kırgınlıklar olacaktır...
Şöyle bir kanaatim var doğru mudur yanlış mıdır bilemem ben kendimde bunu gördüm yaşananlardan sonraki ruh halinin tamamen kendi beynimizle alakalı olduğunu düşünüyorum o an üzülmek istiyorsun ağlamak vs. üzülüyorsun bi zaman sonra yeter artık bu kadar diyorsun geçti diyorsun geçiyo yani üzülmekte mutlu olmakta o anki beyninin isteklerine bağlı gibi geliyor bana.
YanıtlaSil@Marla,
YanıtlaSilNerelerdesin, hoşgeldin :)
Yorumuna kısmen katılıyorum, bu bir beyin durumu. Ben "isteyince" değil de sanki beyin hazır olunca o tarafa geçiyoruz diye düşünüyorum. Bu, bugüne kadar okuduğum kitaplar doğruysa (kim bilir, kim kimden daha iyi bilir ki bu konuları...) hormonlarımızla ilgili. Duygu denen şey bile hormon. O an mutluluk hormonu azsa depresifiz, çoksa mutluyuz... Biraz fazla basite indirgedim böyle anlatarak ama sanırım hadise bu. Ve bu durum beni çok yormaya başladı!
Marla'nın dediğine benzer şeyler geldi aklıma. Sanki güç ve kontrol yine bizde de ara ara değilmiş gibi yaparak (bilmeden,istemeden belki) rahatlıyoruz veya dibe vuruyoruz. Yüzmek gibi:) Önce dip sonra üsten devam.
YanıtlaSil