8 Mart 2012 Perşembe

Tekrar Soruyorum, Kadınlar Günü mü?

Geçen yıl bu zamanlarda yazdığım "Kadınlar Günü" yazılarından bu yana hiçbir şeyin düzelmediğini, aksine kötüye gittiğini görmek beni son derece demotive ettiğinden sabahtan beri ne yazacağımı düşünüp duruyorum. "Kadınlar Günü? Niye ki?"  diye sormuştum geçen yıl, hala soruyorum.
Geçen seneden bu yana ne değişti, söyleyeyim. Başbakanımız "Kız mıdır kadın mıdır belli değil" dedi, yargı "N.Ç.'ye ve daha nicelerine tecavüz eden adamları sokağa saldı, otobüste öpüşen gençler linç edildi, 8 Mart Kadınlar Günü'nde (ironiye bakın ki) Femen grubu soyunup protesto gösterisi yaptığı için apar topar karakola alındı. (Madem yaka paça içeri alacaklardı, niye gösteri yapmalarına izin verdiler konusunu ayrıca tartışmak gerek).
Öyleyse sorumu tekrarlıyorum: Ben hala hangi kadın gününü kutluyorum? Hala hayatta olmamı mı kutluyorum? Erkekler beni henüz öldürmediği için müteşekkir mi olayım? Halaylarla mı kutlayayım? Tacizlerini görmezden mi geleyim? Onların seks ihtiyaçlarını "ne de olsa erkek" diye legalize ederlerken, benimkini orospuluk olarak görmelerini doğal mı karşılayayım?
Sorarım size, tam olarak neyi kutluyoruz?

2 yorum:

  1. Femen memen. Hepsi hikaye. Hepsi reklamlarının peşinde. İç çamaşır reklamı için gelmişler Türkiye'ye. Gösteride reklama katkı. Örgütlenmeyle, derneklerle, gösterilerle hiç birşeyin hallolmayacağını, çözümün gözlemlerle, tespitlerle, bilimsel çerçevede olması gerektiğini herkes biliyor. Esasında bazende çözüm istenmiyor. Çünkü iyi malzeme oluyor. Ekmek çıkıyor. Dümen dönüyor. Kaymak yiyenin kaymağı kesilmiyor.

    Herkes bir şekilde milletin zihnini kullanıyor. En ufak dernekten en büyük kuruma kadar, sanatçısından devletine, patronundan işçisine kadar bu Dünya birbirinin zihnini kullanıyor. Herkes sadece "para" "ekmek" peşinde. Kimse kimsenin umrunda değil.

    Kadınlar günü deyin, anneler günü deyin, ne derseniz deyin, bunlar başta aslında duygusal nedenle ortaya çıksada sonradan malzeme olmaktan kurtulamıyor. Sonradan niyetler bozuluyor.

    Kutlamalarla, örgütlenmelerle, derneklerle bir yere varılmaz. Daha çok gerilemiş oluruz. Daha çok malzeme ve kurbanlar oluruz. Onun bunun oyuncağı oluruz. Şiddeti devam ettiririz.

    Bu Dünya'da kutlama yapılmıyor. Şiddet üretiliyor.

    Herşey cehalet. Bütün mesele bu. Orada burada gösteri yapacağımıza bilinçlenme yoluna itmek lazım.

    YanıtlaSil
  2. Ben kutluyorum ya. Evet evet. Başkaları "namusu"mu düşünüyor, bana nereye ne zaman gideceğimi, ne yapmamam gerektiğini, ne giymem gerektiğini söylüyorlar. Hiç kafa yormama gerek yok, onlar beni düşünüyor nasılsa, çok mutluyum. Onlara güveniyorum ben, onlar sadece beni düşünüyor. Herşeyde art niyet aramamak lazım canım! Hem bir erkek kadını dövüyorsa vardır bir sebebi. Bunu da düşünmek lazım di mi ama? Bir kadın aile ocağında öğrendiklerini uygularsa, erkeğin sözünden çıkmazsa dayak da yemez ki. Şahsen ben davranışlarıma çok dikkat ediyorum, erkeğimi ne derse desin hoş tutuyorum -eh ne de olsa kadının bir yerde de görevi- ve sonuçta kavga olsa bile hiç büyütmüyoruz. Benim bayanlara tavsiyem; yuvanın direğinin onlar olduğunu bilsinler, ona göre davranışlarına dikkat etsinler. O zaman onlar da mutlu olur.


    **Şimdiye kadar kurduğum en acı verici empatiydi. Yazarken canım acıdı resmen.**

    YanıtlaSil

Konu ile ilgili olmayan yorumlarınız yayınlanmayacaktır.