23 Mayıs 2011 Pazartesi

Sevişmek Ayıp Değil, Haktır!

Okuduğum bir yorum/ alıntı sayesinde tanıştım Emma Goldman adlı şahsiyetle. Rusya'da doğup, Amerika'ya göçen bu enteresan şahsiyet, sıkı bir anarşist, feminist, gay hakları savunucusu, ateist...
Aşağıdaki yazı, Emma Goldman'dan bir alıntı, buyrun.
(Rusya'dan Amerika'ya göçerken ne oluyorsa bu kadınlara, Ayn Rand de böyle, Emma Goldman da, belki henüz keşfetmediklerim de... Buldukça yazacağım.)



KADIN ARKADAŞLAR!
Cinselliğimize ambargo koydurmaya son!
Sevilmeyen bir bedene dokunmak, bir insanlık suçudur.
Çifte standartlı ahlak, kadınlara rahibe gibi yaşamalarını buyururken, erkekleri azdırır.
Çoğu kadın, cinselliğini gizler, gösterene de "orospu" der bu iki yüzlü ahlakı dayatanlar.
Ve bu erkekleri azdıran, kadınları pasifleştiren, ahlaksızların ahlakına, göre, cinsellik, sikmeye (sikme burada, tek taraflı, penisin girmesine dayandırılan bir edimdir) bağlanır.
Bu yüzden, çoğu kadın ve erkek, ruhsal ve bedensel yönden zarar görüp, sakatlanmaktadır.
Cinselikle aşk bir bütündür.
Bütün bu yasakların ve önyargıların ardındaki gerçek, tarihsel olarak, kadınların cinsel gücünden korkmalarıdır.
Ve Kadınların sınırsız orgazm olma potansiyelinden elbette.
Orgazm olamayan kadın yoktur. Kadın bedenine dokunmasını bilmeyen hödük erkekler vardır!
Bir kadın da, sevişmek arzusunu bağıra bağıra dillendirmelidir.
AM güzeldir!
Orospular seksi ve akıllıdır, şereflidir. Namus, şeref bacak arasında değildir.
Şerefsizlik, kadın bedenine ambargo koyan, iki yüzlü ahlakçılıktır.
Gönülsüz sevişmek ve tacizdir. Sarkıntılıktır.
Orospuluk, pezevenlik, kadın bedenine ambargo koyan, iki yüzlü ahlakın bekçilerinin eylemidir.
Kadınlar, sevişmeyi ertelememeli, erkeklerden baklememelidir. Varsın "kötü" kadın desinler.
"Kötü kadın olmak, iki yüzlü ve hasta kadın olmaktan iyidir.
Seçilmeyi beklemeyin,
SEÇİN!

4 yorum:

  1. Metin ünlüdür zaten. Üstüne fazlaca söz bırakmayan, açık net ve duruşu belirli. Rusya'dan gelen kadınlara ne oluyorsa aslında yanlış bir soru.Şöye ki: Gelirken bir şey olmuyor onlara ne oluyorsa zaten Rusya'da olmuş oluyor. Rusya'nın o dönemki devrimci dönüşüm süreci anımsanacak olursa akıl aklmaz düşün dünyasının inanılmaz gelişkinlik yaşadığı da görürüz. Bu sadece siyasi anlamda değil toplumsal ve gündelik yaşama da dönük bire gelişkinlik. Yani o dönemde tartışılan konular sadece devrim, iktidar mücadelesi sınıflar değil. Kadın -erkek ilişkileri, kadının toplum içindeki yeri. Sovyet devrimi bir günde doğmadığı gibi doğum sancılarının çekildiği dönemde etrafını da etkiledi. Özellikle kadın ve kadın hakları konusunda. İhtilalci Komünistlere yakın durmasalar da bu kadınların kadın hakları ve savunuculuğu hakkında daha o dönemde söyleyecek sözleri vardı. Yani okyonusu aşarken değil daha aşmadan bu fikirler doğmuştu kafalarında. Aslında insanlar pek üstünde durmaz ama o dönem Rusyanın ve hemen devrim sonrasının Amerika üzerinde toplumsal ve sanatsal açılımlarda büyük etkisi vardır. Amerikan Biçimcilerinin babası Rus biçimcileridir. Hem edebiyatta hem sinemada hem de diğer sanat alanlarında. Amerikadaki feminist hareketin tetikleyicileri de Rusyadan etkilenmiştir. Ama Ayn Randin etkisinin çok daha büyük olduğu kesindir. Gerçi ben Ayn Rand lafını duyduğumda kişisel tarihimden dolayı beş metre sıçrasam da yerimden, felfesi düşüncelerini paylaşmasam da yine de saygı duyduğum bir kadın düşünürdür.

    YanıtlaSil
  2. Öyle uzunn uzun yazacak edebiyat veya felsefe yapacak bir şey yok..herşey tercihten ibarettir.

    Kadınlar rahibe gibi yaşamasın..sizler gibi güçlü olsun. dile kolay biliyorum..ama zaten aslında çoğu bunu yapıyor..belki özgür değil ama mahrum kalmadan, namuslu(!) yaşamlarında en az erkekler kadar aldatıyor kadın..bir şekilde yatıyorlar.

    Fakat şu noktaya gelinemez sanırım. erkek güzel bir kadını görür benimle yatarmısın der..kadın?

    Kadın erkeği beğenir benimle yatarmısın der..sonuç belli!

    Kız zarı saklar ve dediğin gibi arkadan verir, yalar yutar sonra anamdan doğduğum gibiyim der.. Çünkü kız(!) isteyip kızlık bozan şerefsiz erkek bunu arar! Herşey acaip ikiyüzlülük ve oyun halinde devam eder..



    Aslında sikişme eyleminin kararcısı kadındır. zamanın yoz, yobaz, sapık, aç, tacizci am budalaları ayrı bir konu..

    YanıtlaSil
  3. Ben de o yorum sayesinde tanımıştım =) Bu kadının (evet, gerçek bir kadın) tek tek tüm cümlelerini her fırsatta savunsam da;

    "Kötü" kadın olmak, iki yüzlü ve hasta kadın olmaktan iyidir..

    düsturum olmuştur =) sevgiler.

    YanıtlaSil
  4. Yüz yıl öncesine göre elbette değişen şeyler var ama yeryüzündeki en muhafazakar ve dindar ülkelerden biri olarak Kızıl Emma'nın fikirler kesinlikle yayılmalı. En azından kadınlar hakkında düşündükleri, anarşistliğine de şapka çıkarırım o ayrı. Onun fikirleri ve hayat pratiği aşılamadı... Şöyle de bir alıntı gelsin madem blog yazarımız alıntıdan bahsetti ilk adım anlamında:

    "Kadının gelişmesi, özgürlüğü, bağımsızlığı kendinden ve kendisi aracılığı ile olmalıdır. İlk önce, kendisini bir seks metası olarak değil, bir kişilik şahsiyet olarak değerlendirmesiyle işe başlamalıdır. İkinci olarak, herhangi birisinin kendi bedeni üzerinde hak iddia etmesini reddederek; istemedikçe çocuk doğurmayı reddederek; Tanrı’nın, Devlet’in, toplumun, kocanın, ailenin vb. hizmetçisi olmayı reddederek; yaşamını daha basit, anacak daha derin ve zengin yaparak. Yani, yaşamın anlam ve özünü tüm karmaşıklığıyla anlamaya çalışarak; kendisini kamuoyu görüşü ve kamusal ayıplanma korkusundan kurtararak toplumun değer yargılarının ve sınırlamalarının korkusundan özgürleştirerek..."

    YanıtlaSil

Konu ile ilgili olmayan yorumlarınız yayınlanmayacaktır.